Tip 1 Diyabet Tedavisi
Vücutta insülin hormonunun eksik kalması halinde meydana gelen şeker hastalığı Tip 1 diyabet olarak isimlendirilir. Tip 1 diyabet hastalığı her yaştan ve her cinsiyetten insanda görülebilir. Bunun yanında genellikle çocukluk ya da ergenlik dönemlerinde daha sık karşılaşılan bir problemdir.
Tip 1 diyabet rahatsızlığı ile küçük yaşlarda karşılaşma sıklığı oldukça fazladır. Bu nedenle bu hastalığa juvenil diyabet ismi de verilmiştir. İnsanlar yaşamlarını devam ettirmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerjiler vücuda alınan gıdalar ile karşılanır. Protein, karbonhidrat, yağ gruplarından sağlanan bu enerjiler hücre içerisinden geçiş yapmak için en küçük yapı taşlarına kadar parçalanır. Burada söz edilen en küçük yapı taşı glikoz olarak isimlendirilir.
Glikozlar çoğunlukla basit şeker olarak bilinirler. Glikoz tüm organlar için oldukça önemli enerji kaynaklarından biridir. En fazla beyinde kullanılan bu enerji kaynağı pankreas bezlerinden salgılanan hormon sayesinde kullanılır. Vücuttaki yeri tam olarak midenin arka kısmında olan pankreas bezinin görevi vücut için ihtiyaç duyulan hormonların üretimidir. Bu hormonlar arasında önemli bir görevi olan insülin hormonu vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi kullanabilmek adına kanda dolaşan glikozların hücreler içine alınmasını sağlar.
İnsülin hormonunun üretilememesi vücudun enerji kaynağı bakımından son derece sıkıntılıdır. Bu tarz bir sorun olması halinde vücuda ne kadar gıda alınırsa alınsın ortaya çıkan glikozun hücreler tarafından enerji olarak kullanımı mümkün olmaz. Bu durum çeşitli sorunların yaşanmasına sebebiyet verecektir. Bu sorunlar arasında en önemli olanlarından biri de şeker hastalığı durumudur.
Tip 1 Diyabet Belirtileri Nelerdir?
Tip 1 diyabet rahatsızlığı hızlı ve ani bir şekilde kendini gösterir. Hastalığın erken dönemlerde meydana gelen çeşitli belirtileri bulunur. Ağızda kuruluk, çok su içme isteği, ani kilo kaybı sorunları, normalden daha çok idrara çıkma durumları, konsantrasyonda güçlük, gece idrara çıkmak amacıyla uyanmak, bulanık görme, sinirlilik hali meydana gelen semptomlar arasında yer alır.
Gerekli önlemlerin alınabilmesi açısından erken teşhis ve tedavi son derece önemlidir. Bu hastalığı olan kişilerde ağızda aseton kokusu ile beraber meydana gelen ketasidoz durumu devamında şeker komasına kadar giden ciddi problemlerine neden olabilir.
Tip 1 Diyabet Hastalarının Metabolik Cerrahiden Fayda Görmemelerinin Nedeni Nedir?
Diyabet hastaları çoğunlukla gruplanmış olsa da kendi içlerinde de bu hastalık kategorilere ayrılır. Tip 1 diyabet hastaları, Tip 2 diyabet hastaları ve son dönemlerde Tip 1,5 olarak isimlendirilen farklı bir grup diyabet hastalığı da bulunur.
Çoğunlukla sorun kandaki şeker seviyesi olarak belirlenmiş olsa da her grupta yer alan hastanın tedavi yöntemleri ve sıkıntıları değişiklik gösterir. Bunun yanında bu sıkıntılar için önerilen çözüm önerileri de birbirinden farklıdır. Son dönemlerde şeker hastaları için umut vaat eden durumlardan biri de metabolik cerrahi uygulamalarıdır. Fakat bu uygulamalar her kategoride yer alan diyabet hastaları için uygun değildir. Metabolik cerrahi uygulamaları sadece Tip 2 diyabet hastaları, bazı MODY hastaları ve hamilelik diyabeti yaşayan kişilerde başarılı sonuçlar verir. Ancak bu hastalarda bile insülin rezervi ve aktivitelerinin varlığı önemli bir konudur. Yeterli rezerv ve aktivite olmayan hastalarda bu ameliyatlar gerçekleştirilemez.
Metabolik cerrahi uygulamalarının Tip 1 diyabet hastaları için olumlu bir sonuç vermemesinin nedeni bu uygulamaların vücutta bulunan insülini kullanılır duruma getirmesidir. Tip 1 diyabet hastalarının vücutlarında bilindiği gibi insülin hiç bulunmamaktadır. Bazı durumlarda bir miktar insülin bulunsa da bulunan bu insülinlerin kullanımı mümkün değildir. Bu gibi durumlar söz konusu olduğunda metabolik cerrahi uygulamaları Tip 1 diyabet hastaları için uygun değildir.
Metabolik cerrahi yöntemleri Tip 1 diyabet hastaları için tercih edilmese de bu kategoride yer alan hastalar için uygulanan farklı tedavi yöntemleri bulunur. Yani tıp dünyasında Tip 1 diyabet hastaları için de çeşitli tedavi yöntemleri bulunur.
Bu sağlık problemlerinin yaşanmasında, özellikle de şeker hastalığı sorunlarının günümüzdeki seviyelere gelmesinde modern çağın insanlarının payı oldukça fazladır. İnsanların aldıkları gıdaların içerikleri her geçen gün daha da farklılaşmıştır. Günlük hayatın hızlı bir şekilde ilerlemesi insanların daha fazla rafine gıdalar tüketmesine neden olmuştur.
Rafine gıdalar ince bağırsakta ilerlerken orta bölümlere geldiklerinde ciddi olarak sindirilmiş olurlar. Geriye kalan besin içerikleri ise tamamen posa şeklindedir. İnce bağırsağı yapısına bakıldığında başlangıç kısmında insülin direnç hormonları bulunur. Son kısımda ise insülin duyarlılığını gerçekleştiren hormonların salgılandığı kısım vardır. Rafine gıdalar henüz ince bağırsağın orta bölümlerine geldiklerinde sindirim adına gerekli işlemler tamamlanmış olduğu için bağırsağın son kısmına doğru ilerlendiğinde içerik açısından sıfırlanmış olacaktır.
İnce bağırsağın son kısmında görevini yapmak adına bekleyen insülin duyarlılık hormonlarının fazla çalışmasına gerek olmayacaktır. Hormonlar olması gerekenden daha az çalıştıklarından bir süre sonra tembelleşir ve çalışamaz duruma gelirler. Metabolik cerrahi tam olarak bu aşamada devreye girer. Ameliyat esnasında ince bağırsağın başlangıç kısmında yer alan bölüm ile son kısımda yer alan parçaların yeri değiştirilerek insülin duyarlılık hormonlarının yeniden çalışabilir hale gelmesi mümkün olur. Böylece özellikle Tip 2 diyabet hastalarını mutlu eden bir tedavi aşaması sağlanır.
Tip 1 Diyabet Nedir?
Çevresel, genetik ve immünolojik etkenlerin, pankreasın beta hücrelerinin hasarlanması ile meydana gelir. Çocukluk dönemlerinde ya da gençlik yıllarında ortaya çıkan tip 1 diyabet rahatsızlığı durumlarında beta hücrelerinin %80’lik kısmı kayboluncaya kadar diyabetin klinik bulguları görülmeyecektir. Bu eşiğe kadar glukoz toleransı meydana gelirken sonrasında normal glukoz toleransının sürdürülmesi mümkün olmaz.
Glukozun toleransı olan bu evre çoğunlukla puberta ya da bir infeksiyon hastalığı ile beraber tetiklenir. Otoimmun olay ilerleyicidir ve bunun yanında beta hücreleri zaman içerisinde tamamen tahrip olur. Diyabet bu aşamada insüline bağlı olarak kalıcı hale gelecektir.
Tip 1 Diyabet Neden Meydana Gelir?
Tip 1 diyabet durumunun tam olarak neden meydana geldiği bilinmez. Fakat Tip 1 diyabetin bu hastalığa genetik yatkınlığı olan bireylerde çoğunlukla viral enfeksiyonlar, stres ya da travma gibi olaylardan sonra tetiklendiği bilinen bir konudur. Bunun sonucu olarak genetik yatkınlığı olan kişilerde insülin hormonlarının üretimlerinin gerçekleştiği pankreasın beta hücreleri, otoimmün bir süreçten sonra ortadan kalkacaktır. Beta hücrelerin ortadan kalkmasından sonra insülin hormonları üretilemez bir hale gelir. Bu sebeple Tip 1 diyabet hastalığı bulunan kişilerde insülin hormonları bulunmamaktadır.
Tip 1 Diyabet Hastalığında Kimler Risk Altındadır?
Sıklıkla puberta ya da enfeksiyonlar hastalıkların aşikar hale gelmesine neden olur. Okul öncesi, puberta ve geç adolesans dönemi olmak üzere üç pik vardır.
HLA DR3 ve HLA DR4 haplotipi risk altında olan doku gruplarıdır. Tip 1 diyabetin gelişimine yatkınlık yaratan genlerin asıl yerleşim yerleri 6. Kromozom HLA lokusudur. HLA gen polimorfizmi tip 1 diyabetin meydana gelmesine zemin hazırlayan genetik etkenlerin %40-50’lik kısmından sorumludur. Çevresel faktörler olarak; koksaki virüsler, kızamıkçık ve ilk 1 yaş döneminde inek sütü kullanımları da tip 1 diyabet hastalığının gelişimine neden olabilen etkenler arasındadır.
Tip 1 Diyabet Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?
Açlık kan şekeri ya da gün içerisinde rastgele bir saatte alınan yüksek kan şekeri Hb Alc %6’ın üzerinde olması, düşük c peptit seviyeleri ve pankreasın B hücrelerine karşı meydana gelen odacık otoantikorlarının tespiti ile Tip 1 diyabet hastalığı teşhisi konur.
Tip 1 Diyabet Tedavisi Nasıl Gerçekleştirilir?
İhmal edilen, tedavi edilemeyen, kontrolden çıkan tip 1 diyabet rahatsızlığı çeşitli sonuçlara sebebiyet verir. Burada söz konusu olan insülin eksikliği olduğundan yoğun bir insülin tedavisi uygulanması gerekir. En sık rastlanan durum diyabetik ketoasidozdur.
Diyabetik, ketoz koması sorunlarına kadar gidebilir. Kan şekerinin iyi regüle edilememesi durumunda diyabetin klasik komplikasyonları arasında yer alan göz, böbrek, kalp damar hasarları gibi geri dönüşü olmayan hasar bırakıcı durumlar söz konusu olabilir. Bunların sonucunda böbrek yetmezliği, diyaliz, periferik damar hastalıkları engellenemediğinden uzuvların kesilmesini gerektirecek durumlar söz konusu olabilir.
Tip 1 Diyabet Hastalığında Kimler Daha Çok Risk Altındadır?
Tip 1 diyabet gelişme riski olanlar;
- Gebelik esnasında diyabet ortaya çıkan hastalar
- Anne, baba ve kardeş gibi birinci dereceden yakını olan akrabalarında tip 1 diyabet hastalığı olanlar
- Çok sayıda tip 2 diyabet hastalığına sahip yakını bulunanlar
Kan Şekerinin Yüksek Seyretmesi Halinde Meydana Gelen Belirtiler
Zayıflamak
Alınan gıdalardan faydalanamayan vücut hücreleri enerji kaynağı olarak deposunda bulunan yağları yakıt olarak kullanacağından kişilerde zayıflama durumları söz konusu olur.
Çok Fazla Su İçmek
İdrar ile çok fazla su kaybedildiğinden aşırı su içme ihtiyaçları meydana gelebilir.
Çok Fazla İdrara Çıkmak
Vücutta insülinin yapılamadığı durumlarda insülin hormonlarının normalde sorumlu olduğu işlevlerin yerine getirilmesi de mümkün olmaz. Glikozun hücreler tarafından enerji olarak kullanımı mümkün olmayacaktır. Bu nedenle glikoz kanda birikme yapar. Belli bir seviyeden sonra böbreklerden idrar yoluyla şeker atılmaya başlanır. İdrarla atılan şeker beraberinde suyu da götürecektir. Bu da hastaların çok sık idrara çıkma gibi durumlar yaşamasına neden olur.
Bu belirtilerin meydana gelmesi için gereken süre, pankreas bezinin beta hücrelerinde meydana gelen tahribat ve yakım hızlarına bağlıdır. Tahribat durumları haftalar, aylar ve hatta yıllar boyunca devam edebilir.
Tahribat sorunlarının hızlı ve kısa sürelerde tamamlanması halinde vücut enerji açısından kendi proteinlerini ve yağlarını kullanmak zorunda kalacaktır. Özellikle yağların aşırı yıkımları ile meydana gelen keton cisimleri isimli son ürünler vücut bakımından zararlı atıklardır. Bu atıklar vücutta biriktiğinde ketoasidoz olarak isimlendirilen acil tabloyu oluşturur. Ketoasidoz belirtileri hızlı solunum, karın ağrısı, yorgunluk ve aşırı halsizlik durumlarıdır. Bu gibi durumlarda hastaların acilen hastaneye başvurmaları gerekir.
Tip 1 Diyabet Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
Tip 1 diyabet tedavisi için değişmez kural insülin enjeksiyonlarının yapılmasıdır. Tip 1 diyabet hastalığında insülin kullanımı bir zorunluluktur ve bu bağlamda hayat kurtarıcı bir özelliği de bulunur. Tedavideki diğer temel taşlar düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve eğitim şeklindedir. İdeal kan şekerinin sağlanması açısından hastaların gün boyunca belirgin özen ve günlük bakım yapması gerekir. Kişilerin kendilerini iyi hissetmeleri ve sağlıklı yaşam sürmeleri açısından gerekli olan bakımları hayat biçimleri haline getirmeleri önemlidir.
Beslenme Tedavisinde Hangi Konulara Dikkat Edilmelidir?
Diyabette, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin asıl amacı diyabetli hastaların hayatları boyunca uygulayabilecekleri ideal beslenme programlarını oluşturarak;
- İdeal vücut ağırlığına sahip olmak ve bunu korumak
- Kan şekerinin normal sınırlar içerisinde olması
- Hiperglisemi ve hipoglisemi gibi akut komplikasyonların meydana gelmesine engel olmaktır.
Bu amaçlara ulaşabilmek adına tip 1 diyabetli bireylerin;
- Basit şekerleri bir diyetisyen kontrolünde tüketmeleri
- Günlük yaşam planlarına, insülin tedavi şemasına, beslenme alışkanlıklarına, günlük yaşam planlarına uygun yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda yemek yemeleri
- Besinlerle beraber alınan posa miktarlarını arttırmaları
- Besin tüketiminde çeşitliliğin sağlanması
- Kan şekeri kontrolü amacıyla gerekli ola miktarlarda karbonhidrat içeren besinlerin tüketimlerine dikkat etmek gerekir.
Egzersiz Konusunda Dikkat Edilmesi Gerekenler
Diyabet tedavilerinde kişilere uygun olan egzersiz tipi ve programlarının uygulanması son derece önemlidir. Hastalar egzersize başlarken süre tutmalıdır ve bu sürelerin zaman içerisinde giderek artırılması gerekir. Egzersizlerin her gün düzenli olarak yapılması gerekir. Egzersiz sırasında hastaların pamuklu çoraplar tercih etmesi son derece önemlidir. Bunun yanında aktif olarak çalışacak olan kasların olduğu bölgelere insülin yapılmasından kaçınılmalıdır. Bunun yanında egzersizlere aç karnına başlanmaması da son derece önemlidir.
Egzersiz sırasında yaşanabilecek kan şekeri düşmelerine karşı dikkatli olmak ve kan şekeri ölçümlerinin yapılması oldukça önemlidir. Egzersiz esnasında meydana gelebilecek hipoglisemi risklerine karşı mutlaka basit şeker içeren besinler bulundurmaya özen gösterilmelidir.
Başarılı Bir Diyabet Tedavisi İçin Kimlerden Profesyonel Yardım Alınması Gerekir?
Tip 1 diyabet vücutta damarın bulunduğu her organı etkileyen ve ömür boyu devam eden bir hastalık olduğundan Tip 1 diyabetli olan bireylerde iyi bir bakım sağlanmasının ön şartı bir ekip gerekliliğinin olmasıdır.
Beslenme uzmanlarının tedavinin temel taşı olan sağlıklı beslenme planlarını düzenlemesi gerekir. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması açısından beslenme uzmanlarından yardım almak son derece önemlidir. Diyabet hemşireleri hastalara kan şekeri ölçüm yöntemi, insülin uygulama tekniği, ayak bakımı, hipoglisemi gibi konularda yardımcı olur.
Diyabet eğitimcileri diyabet ile ilgili konularda kişilere eğitim veren sağlık çalışanlarıdır. Beslenme uzmanı, pratisyen hekim ya da hemşire diyabet eğitimcisi olarak görev alabilir. Diyabet eğitimcileri özel durumlarda, hastalık hallerinde veya kan şekerinin düşmesi durumunda neler yapılması gerektiği ile ilgili eğitim verir. Bunun yanında kronik hastalıklar konusunda eğitim veren bazı dernek, gönüllü kuruluşlar, vakıflar da diyabetli hastalara yol gösteren yardımcılar arasındadır.
İnsülin Tedavileri Nasıl Gerçekleştirilir?
İnsülin, protein yapısında olan bir hormon olduğu içi midede sindirilir. Bu sebeple ağız yolu ile hap şeklinde kullanımı mümkün değildir. Yalnızca enjeksiyon yöntemi ile kullanımı uygundur. Günümüzde tedavilerde insan vücudunda yer alan insüline benzer yapıda saflaştırılmış olan preparatlar kullanılır.
Günlük insülin ihtiyaçları hastaların ağırlık, boy, yaş, aktivite ve gıda düzeylerine göre farklılık gösterir. Bunun yanında araya giren farklı hastalıklar, stres veya farklı ilaçlar da insülin dozlarını etkileyen konulardır. İnsülin saklama koşulları +4 derece ile +8 derece arasında olmalıdır.
Teknolojik gelişmeler ve gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda insülin klasik enjektörlerin yanında kalem enjektör ve insülin pompaları ile de gerçekleştirilebilir.
Tip 1 Diyabet Tedavisi Yenilikleri Nelerdir?
Günümüzde tip 1 diyabet tedavilerinde insülin yerine pankreas ya da adacık dokusu nakli gündeme taşınmıştır. Bu nakillerde en büyük sorunlar doku reddi durumlarının söz konusu olmasıdır. Doku reddi sorunlarının önlenmesi için immunsüpressif isimli önemli yan etkileri olan pahalı ilaçlar kullanılır. Bu sebeple adacık nakli tedavilerine kesin çözüm olarak bakan araştırmacılar bu konuda daha az zararları olan immunsüpressif ilaç arayışındadır.
Türkiye’de Tip 1 Diyabet Tedavisi
Türkiye tip 1 diyabet tedavisinde uzman doktorları ve donanımlı kliniklere ile hizmet verir. Bunun yanında Türkiye’de gerçekleştirilen tedavi ücretleri son derece uygun olduğundan medikal turizm de oldukça gelişmiştir. Türkiye’de tip 1 diyabet tedavisi ve uzman klinikler hakkında detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.